28 Şubat 2012 Salı

Aaa kardeşiniz Jokey'miiii?!

Toplum olarak kafamızda oluşturduğumuz, asla kırılamayan önyargılarımız ve değiştirmeye asla yanaşmadığımız fikirlerimiz var. Mesela, her kadın sürücü beceriksizdir, gecenin 2'sinde bir kadın arabada tek başına bir yerlere gidiyorsa mutlaka aranıyordur, her Rus kadını ahlaksızdır, doktor veya avukat olmayan her çocuk daha az zekidir, hele konservatuar ya da güzel sanatlar fakültelerinin herhangi bir dalından mezun olmuşsa işe yaramazın tekidir,vs. Bu örnekler böyle sonsuza kadar uzanabilir ama son zamanlarda bana fenalık geçirten bir olay var ki, yakında ailecek t-shirt bastırıp öyle gezmek zorunda kalacağız.

Bazılarınızın bildiği üzere 18 yaşında bir kız kardeşim var. İsmi Ece. Yaklaşık 1,5 senedir profesyonel olarak at biniyor. (Bu arada bu terim genelde ata binmek olarak kullanılsa da doğrusu at binmek) Kardeşimin bu sporla ilgilendiğini duyan herkesin ilk sorusu " Aaa kardeşiniz jokey mi?" oluyor. Evet canım kardeşim jokey. Hatta biz ailecek geçimimizi hipodromda koşulan yarışlardan ve altılı ganyandan karşılıyoruz. Her araba kullanan rallici, ya da her köpek besleyen köpek eğitmeni değilse, her at binen de jokey değildir. Bir kere, 17 yaşını doldurmuş, Antalya'da yaşayan (ki Antalya'da hipodrom falan yok), yaklaşık 50 kilo ve 1.67 boyunda olan bir kız çocuğunun jokey olma ihtimali yoktur. At binmenin bir çok değişik stili var. Jokeylerin yaptığı "düz koşu" da bunlardan biri. Jokey olmak için apranti okuluna gitmeniz gerekiyor. Bu okula girmek için de 16 yaşından gün almamış, 35 ila 45 kilo arasında ve maksimum 1.55 boyunda olmanız gerekiyor.



Düz koşu esnasında jokeylerin görünüşü

Bir diğer dal olan "Dresaj" ise, bana göre at binmenin en artistik ve zarif dalı. Diğer bir adı da at terbiyesi ya da at balesi olan Dresaj, ülkemizde çok yaygın olmasa da Avrupa'da çok ciddiye alınan ve sık sık müsabakaların gerçekleştiği bir dal. At terbiyesi dalında, adından da anlaşılacağı üzere atın binici tarafından terbiyesi, itaati, ileri gidiciliği ve hareketlerinin teknik ustalığı ölçülür. Binicinin hareketleri de aynı şekilde olabildiğince az gözükmeli ve estetik olmalıdır. At müzik eşliğinde resmen dans eder. Dresaj yapan bir kişi eğer işinde iyiyse, elindeki dizginlerle yaptığı hareketleri izleyiciye en az şeklide yansıtır. Çünkü atın yaptığı tüm hareketler, attığı adımlar, yani izlediğiniz her şey, binici tarafından ata yaptırılır. Bu yaptırım ise dizginler ile ve binicinin baldır hareketleri ile gerçekleşir. Bu dal, böyle cümle kurmakla anlaşılmaz, eğer merak ettiyseniz burdan çok güzel bir dresaj videosuna ulaşabilirsiniz. İzleyince demek istediklerimi daha iyi anlayacaksınız :)


Bir dresaj atında ve ve dresajcıda olması gereken görünüm
 Ve gelelim benim kardeşimin de yapmakta olduğu ve ailecek en çok aşina olduğumuz dal olan "Engel Atlama" ya. Showjumping olarak bilinen bu dal belki de izlemesi en heyecanlı daldır. Ortalama 750-800 kilo olan bu görkemli canlıların, 1.50 metre yüksekliğe sıçramaları ve aynı asaletle yere inmelerini izlemek hem çok keyifli hem de çok stresli bir şey.

Engel atlama yarışmaları, çeşitli konumlarda hazırlanmış engelli bir parkur üzerinde yarışmacı ve at ikilisinin denendikleri ve bu sayede atın engele karşı olan dikkatini, atlamadaki güç, yetenek ve itaatini, binicisinin ise denge, uyum ve yumuşaklık esasları dahilindeki hissiyat ve becerisini ortaya çıkaran bir yarışmadır. Engel atlama yarışmaları kronometreli ya da optimum zamanlı olarak çeşitlilik gösterebilir. Kronometreli yarışlada, binicinin yarış sabahı ilk kez kerşılaştığı parkuru en kısa zamanda hatasız olarak bitirmesi gerekmektedir. Optimum zamanlı yarışmalarda ise, binicinin yine yarış sabahı ilk kez karşılaştığı parkuru, önceden belirlenmiş zamana en yakın sürede hatasız olarak bitirmesi gerekir. Örneğin optimum zaman 80 saniye olarak belirlendiyse ve iki yarışmacıdan biri 83 saniyede diğeri 55 saniyede parkuru tamamladıysa, 83 saniyede tamamlayan öne geçmiş olur. Bu tarz yarışlarda önemli olan hızlı olmak değil, atın üzerindeki zaman kontrolünü yapabilmektir. 

Türkiye'de düzenlenen yarışmalar 70 cm. 'den başlar ve 1.60 cm.'ye kadar çıkar. Parkura konulacak engel sayısı çeşitlilik gösterebilir. Engelerin sırasını, diziliş şeklini, binici yarışa girmeden yarım saat kadar önce öğrenmiş olur. Yani her bir müsabaka apayrı bir matematiksel zekayı ve taktik geliştirmeyi gerektirir.

Lafı fazla uzatmak istemiyorum. Umarım vermiş olduğum bu bilgiler, yüzeysel de olsa, yararlı olmuştur ve kardeşimin aslında ne yapıyor olduğunu anlatmaya yetmiştir. Sizleri minik cadının fotoğraflarıyla başbaşa bırakıyor ve bol kişnemeli günler diliyorum efendim :)


Antalya ORFE Atlı Spor'da yarışlara hazırlanırken


AdanaAtlı Spor Kulübü'nde yarış esnasında ilk oğlumuz Primero ile

İzmir Atlı Spor Kulübü'nde Connect K ile 1.lik kupasını alırken

Annem kazandığımız 3. birincilik kupasını da Ece'ye verirken :)

İzmir'de yarış esnasında Primero ile

İzmir'de yarış esnasında Primero ile (bu sahnelerde bazen gözümü kapatıyorum)


İzmir Atlı Spor'da yarış esnasında Connect K ile engele gelirken

Soldan sağa: Babam:) , 1.şampiyon Ece, diğer şampiyon minik oğlumuz Connect K, seyisimiz Mehmet :)

23 Şubat 2012 Perşembe

İkilem...

Bu yorgunluk nasıl geçer? Beden yorgunluğu değil ki dinlensem, uyusam, işe gitmesem de geçse! Aklım yorgun, beynim yorgun, her bir düşüncem ayrı ayrı yorgun benim bu aralar. Bıkkınlık desem değil, isteksizlik desem hiç değil.

Aslında bu melankoli benim hiç tarzım değil ! Ama her gün kırılıp dökülüp sonrasında güçlü kalmaya devam etmek çok zor. Bir insana yıllarca kendini anlatmaya çalışmak da çok zor.

Hayatımda ilk kez yağmurlardan sıkıldım. Güneşli günler gelsin artık.


13 Şubat 2012 Pazartesi

Aidiyet ...

Hepimiz bir liseden mezun olduk. Kimimiz çok severek gitti okuluna, kimimiz ise nefret ederek ve her gün söylenerek. Ben iki gruba da dahildim aslında. Türk eğitim sistemindeki saçmalıklar yüzünden her gün söyleniyordum ama bir yandan ileride bu günlerimizi çoook arayacağımız konusunda da hemfikirdim. Özellikle lise hayatım boyunca HER GÜN yüze pudra sürmek veya gömleğin içine siyah t-shirt giymekle, eğitimin ne ilgisi var diye düşündüm durdum:)  Hoş, şu anda bunların hepsi geçerliliğini yitirmiş kurallar. Bazen kız kardeşimi almak için okuluna gidiyorum ve o küçük kadınları gördükçe fenalıklar geçiriyorum ama tüm kısıtlamalara rağmen biz daha şanslıydık onlardan.

Yaklaşık 1 ay önce bir mail geldi. Antalya Koleji Mezunlar Derneği olarak düzenlenen partinin habercisiydi. Mezun olalı 6 yıl bitmiş olmasına rağmen bugüne kadar hiç bir mezunlar etkinliğine gitmemiş olan ben, nedense buna gideceğimi düşündüm ve taa o zamandan notumu aldım. Gitme günü yaklaştıkça nedenini bilmediğim bir heyecan bastı beni. Ama bir yandan da "en fazla ne kadar eğlenebilirsin?" düşüncesi kafamın içinde dönüp duruyordu. 11 Şubat akşamı saat 9'a doğru Antalya Kitchenette'te sınıf arkadaşlarımın bir kısmıyla yerimizi aldık. Önceleri kokteyl havasında başlayan gece, saat 11'i geçerken alkolün ve birbirimizi gerçekten özlemiş olmamızın da etkisiyle tam bir 80'ler-90'lar partisine dönüştü. Bir kısmımız içeride çılgınlar gibi dans ederken, bir kısmımız da dışarıda aradan geçen zamanı kapatmaya çalıştık. Kimimiz doktor olmuş, kimimiz avukat... Bazılarımız askere gitmek için gün sayar durumda, bazılarımız evlenmiş ve daha neler neler...

O akşam anladım ki, çoğu kişinin gözüyle "küçük" sayılan Antalya'da doğmuş, büyümüş, okumuş insanlar olarak biz o çoğu kişiden daha şanslıymışız. Aslında o zoraki gittiğimiz okulumuz, bizim hayatımızın sonuna kadar rahatlıkla sığınabileceğimiz bir yermiş. Biz aslında çok güzel bir çatının altındaymışız. 1-2 saat durur sonra kaçarım düşüncesiyle gittiğim mezunlar partisinden, neredeyse 5 saat sonra, o da çok üşüdüğüm için ayrılmak zorunda kaldım. Umarım Antalya Koleji Mezunlar Derneği bu aktivitelerin sayısını çoğaltır ve biz daha sık bir araya geliriz. 



9 Şubat 2012 Perşembe

Cinnet Time !




Her sabah erken kalkmaktan, 

Saçlarımı bir türlü istediğim hale sokamamaktan,

Arabama benzin almaktan,

Her akşam ne yesem, her sabah da ne giysem diye düşünmekten,

Futboldan,

Sevgilimden ayrı kalıyor olmaktan,

Sokaktaki en ufak bir köpek havlamasında evdeki 3 canavarın da ayrı anlarda havlamaya başlamasından,

Mağazalardaki "Yardımcı olabilir miyim? Bakın bunlar yeni geldi" lerden,

Twitter'da her an her saniye ne yaptığını detaylarıyla yazanlardan,

Hayvansevmeyenlerden,

Homofobiklerden,

Açık arayanlardan,

Starbucks'a salaş bir şekilde gittiğimde insanların incelemesinden(orası gece kulübü mü de topuklularla, postişlerle geliyorsunuz ey embesil Antalya halkı!), 

Yollardaki çukurlardan,

Kredi kartı ekstrelerimin son ödeme tarihinden 2 gün sonra elime ulaşmasından,

Her türlü indirim, kampanya, ıvır zıvır mesajından (ki en son Şampiyon Kokoreç'ten mesaj geldi, hayatımda gitmemiş ve yememiş olmama rağmen),

Kuaförde saçımı yıkayan çocuğun gereksiz muhabbetlerinden,

Evimin altına gelip her gece saat 03:00'e 04:00'e kadar bangır bangır Ankaralı Turgut dinleyen apaçilerden,

Bir gün yağmurlu fırtınalı, ertesi gün günlük güneşlik 18 derece olan Antalya havasından,

Hiçbir zaman istediğim renk Stabilo bulamıyor olmaktan,

Siyasetten,

Antalya'ya hala bir Krispy Kreme açılmamış olmasından,

ÇOK SIKILDIM !

6 Şubat 2012 Pazartesi

Sizinki can da .....

Geçen ay, düzenli takip ettiğim bir dergide minicik bir ilan gördüm. Daha önceden de benzer ilanlar aracılığıyla bir çok siteye bakmıştım ama bu gördüğüm site benim gibi 3 köpekle yaşayan biri için resmen hayat kurtarıcı nitelikte oldu. Kedi sahipleri için çok da gerekli olmayan evcil hayvan kıyafetleri, köpek sahipleri için bazen hayati önem taşıyan bir durum haline gelebiliyor. Özellikle küçük ırk köpekleri olanlar ( Pug, Chihuahua, Yorkshire Terrier, Maltese, Pomerian, Pinscher, Pekingese gibi ), kış aylarında köpekleriyle ilgili üşütmeye ve soğuk algınlığına bağlı olarak bir çok sorun yaşayabiliyorlar. Örnek vermek gerekirse benim minik Louis'm (chihuahua) 15 gün boyunca antibiyotik kullanmak zorunda kaldı ve o yediği iğneler sayesinde şuan veterinerimizden nefret ediyor :) Bu yüzden dondurucu soğukları yaşadığımız bu aylarda köpeklerinizi kazaksız, yağmurluksuz dışarı çıkarmamaya çalışın.

İşin bir de insanlara laf anlatma boyutu var malesef. Küçük bir köpeğiniz varsa ve kıyafetliyse, "Kendini Paris Hilton zannediyor", "Köpeği maymuna çevirmiş" , " Ayyy yazık ya hayvana bak kazak giydirmişler" gibi embesil yorumlara maruz kalabilirsiniz. Bu gibi yorumlar karşısında kimseyle polemiğe girmemenizi ve anlamsız bir gülümsemeyle yolunuza devam etmenizi öneririm. Çünkü orda sarfedeceğiniz her cümle size malesef zaman kaybı ve ekstra anlamsız sorular olarak dönecektir. 

Büyük, orta ve küçük ırk olmak üzere (chow chow, american cocker, chihuahua) 3 köpek sahibi olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, köpeğiniz ne kadar dayanıklı olursa olsun özellikle yağmurlu ve rüzgarlı havalarla korunaksız biçimde gezdirmeye çıkarmayın. Tabi eğer bir Husky sahibiyseniz ve Antalya'da yaşıyorsanız her daim kazaklı gezmesine gerek yok ama ıslandıkları ve rüzgar aldıkları zaman tıpkı bizler gibi bir çok hastalığa maruz kalabiliyorlar ve bu hastalıklar küçük ırk köpekler için ölümcül boyuta gelebiliyor. 

Bu noktada da sizlere Petza 'yı şiddetle öneriyorum. Öğleden sonra saat 3 civarında Antalya'dan vermiş olduğum sipariş ertesi gün yine saat 3'e doğru İstanbul'dan evime ulaşmıştı bile. Gelen ürünlerin kalitesi en az fotoğrafta göründüğü kadardı. İstanbul'daki AVM' lerde bulunan petshoplarda satılan ürünlerin yarı fiyatına daha kaliteli ürünler alabileceğiniz bu site benim kurtarıcım oldu. Sitede sadece köpekler için değil kediler için de hem yararlı hem de sevimli ürünler bulabilirsiniz. Herkese bol köpekli günler dilerim :)


Küçük ırklar için yağmurluk

Özellikle uzun yürüyüşlerde benim kurtarıcım olan pratik su kabı

Eğer köpeğinizi evde yıkıyorsanız iyi yıkamak kadar iyi kurulamak da önemli :)

Araba yolculuklarında ne kadar uslu bir köpeğiniz olursa olsun dışarıda gördüğü bir kedi veya herhangi bir şey yüzünden dikkati dağılabilir ve sizin direksiyon hakimiyetinizi yitirmenize sebep olabilir. Bu yüzden emniyet kemeri olmazsa olmaz!

Bizim minnoş Louis'nin kazağından. Sıcacık :)


Yatabileceği bir yatağı yoksa eğer böyle bir battaniye de işinizi görür. 

Büyük ırklar için yağmurluk

Büyük ırklar için sweatshirt