11 Mayıs 2012 Cuma

Sıra bende...


Madem bu bloğu oluşturdum, kendimden bahsetmezsem olmaz sanırım. Birbirlerine aşık olup da evlenmiş bir çiftin ilk çocuğu olarak dünyaya gelmişim. 

Bu çiftin ilk çocukları olduğum için şımarık büyüdüğümü sananlar olabilir. Sevgiye doyarak büyüdüm ama bu asla şımarıklık sınırına dayanmadı. "Hayır" kelimesinin anlamını bilerek büyüyen nadir çocuklardanım aslında. İşte bu yüzden önüme çıkan zorluklara gülüp geçmesini ve bir çıkar yol bulmasını başarıyorum her seferinde.

Bir kız kardeşim var. Kendisi ayrı bir yazı konusu. Hatta bütün bir blog bile yetmeyebilir belki de ondan bahsetmeye. Öylesine değişik, kendi doğrularını bulmaya çalışan, malesef benden daha şanssız bir jenerasyonda yetişen birisi. Ama o jenerasyonun içinde de değerlerini kaybetmeden dimdik durabilmeyi başarmış, adeta benim bir kopyam gibi, kendimden çok şey bulduğum ve bununla gurur duyduğum minik bir Cisotto :)

İlkokul 1'den Lise son sınıfa kadar aynı okulda okudum. Bunun avantajları da dezavantajları da çok fazla. Ama yine de tavsiye ettiğim bir durum. Ailemle yaşamaktan son derece memnun olmama rağmen, okumak istediğim branş yüzünden İstanbul yolları gözükünce, topladım pılımı pırtımı (ki bu ne anlama geliyor hala bilmiyorum!) Megaköy'e ışınlandım.

İstanbul'da geçirdiğim 5 yıl bana dünyaları kazandırdı diyebilirim. Mükemmel geçen günlerimin yanısıra, "benim burada ne işim var?" diyerek ağlamaktan tepindiğim günlerim de çoktur. İstanbul özetle bana hata yapmayı ve sonra onlarla başa çıkıp ayakta durabilmeyi öğretti diyebilirim. 

Artık evimdeyim. Kendi şehrime geri döndüm. İstanbul hikayesini yazmayı bitirdim ya da ara verdim bilmiyorum.İstanbul'u özlememin tek sebebi, çok değer verdiklerimin orda olması. Onlar da burda, "diğer çok değer verdiklerimle" birlikte yanımda olsalar, her şey benim için çok daha kolay olurdu. Yine de böyle özlem içinde kalmaya alışmak gerek. Çünkü İstanbul'a alışamayacağımdan hemen hemen emin gibiyim.

Tüm bunlardan yeri geldikçe daha detaylı bir şekilde bahsederim. Bu yazı da kısa bir otobiyografi olsun bakalım.